2015'te Bursa'da Yaz..

2015'te Bursa'da Yaz..

Şehrimizde,uzun süren soğuk havanın etkisiyle sıkı sıkıya kapalı tuttuğumuz kapı ve pencerelerimizi yazın açıyoruz.Evimize giren doğanın kokusu ve sesi,bize içimizdeki mutluluk kıpırtılarını coşkuyla yaşatıyor.Doğanın sesini dinlerken arıları işittiğimde benim aklıma düştüğü gibi sizin de çocukluğumuzda öğrendiğimiz “Yaz geldi,çiçekler açtı;arılar hep çalıştı…”şarkısı gelir mi aklınıza?”Yaz”mevsiminin bizleri çocukluğumuza geri döndürmek istediğini siz de düşünür müsünüz?

Hayatın akışında mevsimler gelip geçerken büyüyüp olgunlaştığımızı,”yaz mevsimi”nin gelişiyle çocuklaştığımızı ama bir yandan da yetişkin olmanın verdiği sorumlulukla yaşamsal döngümüzü tekrar gözden geçirdiğimizi düşünüyorum.05.09.2012 tarihinde,mevsimlerin hızlıca değişiyor olmasının etkisiyle hayatın akışını bir şiirimle birlikte gözden geçirmiştim.

Hayatın yürüyen sahnelerinde,geçmişte kalan perdeler kapalı.
Her açılan yeni perde,sevda ve dostluklara aralı.
Bıkmadan,usanmadan umut ve arzulara dayalı,
Seyr-ü sefada bedenim, toprakla ve sakinlikle mayalı.

Bukle bukle dökülen saçlar gibi yaşamın bütünü.
Dalga dalga bir yol izler,su damlası gezerken buklelerin üstünü.
Belki saçlar uzuyor, belki su damlası değiştiriyor yönünü
Fakat saçların uzunluğu belli ve su damlası unutuyor düştüğünü.

Bıkmadan, usanmadan hayatımızı tamamlamak için çabalarken, bizi ısıtan güneşin sıcaklığıyla hayatımızdaki temiz sayfaların yer aldığı çocukluğumuzu, biraz daha hatırlayalım. Yaz olduğunda, çocukken hepimiz okulun tatil olmasıyla birlikte sırtımızdaki çantalarımızı yerine kaldırır ve uyku saatlerimizi istediğimiz gibi ayarlardık. Çocukken tek vazifemiz öğrenci olmaktı, öğrenciliğe yani sorumluluklarımıza ara verdiğimiz tek zaman dilimi de “yaz tatilleri”ydi. Hepimiz “yaz tatilleri”nde,mahallemizde arkadaşlarımızla tüm gün oyunlar oynar, zamanın nasıl geçtiğini bilemezdik. Yapılacak öyle çok bizi mutlu eden şey vardı ki… Bisiklete biner, yüzer, paten kayar, voleybol oynar ve ip atlardık; hele hele ailemizin veya bir yakınımızın kayığıyla denize açılıp balık tutmak çocukluğumda en severek geçirdiğim anımdır. Ama artık çocuk değil birer yetişkiniz, doğal olarak birçok sorumluluğumuz var. Çocukluğumuzdaki gibi uzun ve hafızalarımıza oyunlarıyla kazınan tatiller yapamasak da ülkemizin güzide şehirlerine ve dünyanın farklı ülkelerine giderek seyahatle geçireceğimiz tatil seçenekleri mevcut. Böylece her gezip gördüğümüz yerin farklı tınısı, sıcaklığı hayatımızı da ısıtır, güzelleştirir. Seyahat ile tatil yapamıyorsak da doğa ile bütünleştiğimiz günü birlik yapılan pikniklerimizde, büyük küçük top oynarken biraz çocukluğumuzu anımsayarak hepimizin yüzü güler. Şehrimizin piknik yapmak için dağı, yüzme veya diğer su aktiviteleri için denizi varken “yaz mevsimi” Bursa’da başka güzel. Çeşit çeşit imkanlarla güzelliklere doyan ruhumuz ve bedenimiz ile ailemize, çevremizdeki insanlara güler yüzlü, sıcakkanlı, pozitif bir duyarlılıkla yaklaşırız. İnsani ilişkilerimizi daha canlı, kalıcı ve derinden yaşarız. 2014’ün son ayında belki de “yaz mevsimi”ni hala yaşamak isterken yazdığım şiirim, bize bu yaz ve her mevsim mutluluk versin istiyorum.

Yeni bir sayfa açalım mı ömürlerimize?
Hayalimizde,bizi mutlu eden gelecek düşleyelim.
Mutluluğumuza seslenelim,”Günaydın!” derken her güne.
Mutluluğun,sesimizi duyup geleceğine, güvenelim.
Hiç zor değil. “Gelin!Her sabah seslenelim.”
Hadi söz verelim,kendimizi mutlu edeceğimize.

Sıcakların iyice bastırmasıyla; bunalmamak, kendimizi bir nebze serinletebilmek için soğuk su, soda, milkshake, white chocolate mocha, ice latte veya dondurma gibi alternatiflere yöneliriz. Derken uzunca bir süredir sıcak yaz günlerine denk gelen mübarek Ramazan ayı geliverir aklımıza. Ramazan ayında oruç, namaz ve teravihler, bize yeme-içmeye ara verdirirken hem bedenimizi hem de ruhumuzu serinleteceğimiz kutsi zaman dilimlerimiz olurlar. Bursa’da gündüzlerini oruç ve abdest serinliğiyle geçirdiğimiz yaz Ramazanımızdaki gecelerimiz, teravihten sonra uyumak istemeyip sahuru da yapalım ve sabah namazını da kılalım derken hoş bir uzunluğa bürünürler. Gecenin son ışıklarınının açık kalma sebebi sahurlarımızda, akşamdan kalan yemeklerimizden yemek istemediğimizde orucumuzu kolayca tutabilmek için kahvaltılığımızla birlikte yumurta yeriz. Diyetisyenlerden uzun yaz günlerinde orucumuzu fazlaca susamadan ve acıkmadan nasıl tutabileceğimiz konusunda ufak tüyolar almaya çalışırken sahurda yenilen yumurtanın açlığa, yeşil biberin ise susuzluğu gidermede yardımcı olduğu bilgisini sizlerle paylaşmak isterim. Derken sabah ezanının ruhumuzu okşayan nağmesiyle Allah’ın huzuruna durduğumuz namazımızın edasıyla orucumuz başlamış olur. Ev halinin durumuna göre biraz uzanıp uykumuzu aldıktan sonra komşularımızla bir arada olduğumuz mukabeleye yetişebilmek için huzur ve huşu içinde abdestimizi alır, elimizde Kur’an-ı Kerim mukabeleye geç kalmama adına gayret sarf ederiz. Komşularımızla mukabelemizi tamamladığımızda, okuduğumuz sayfaların secde ayetlerindeki tilavet secdelerini yaptıktan sonra evlerimize dağılırız. Akşama eşimiz, dostumuz ve akrabalarımızla iftar programımız varsa iftara kadar evde dinlenir, iftar programımız yoksa evimizde iftar yemeklerimizi hazırlarız. Her iftar sofrasında mutlaka oruç açmak için soğuk su ve hurma bulundururken ardından karnımızı doyurmak için kahvaltılıklarımız ve çeşit çeşit yemeklerimiz hazırdır. Çeşitli yemekleri yer ve bir taraftan sofrayı toplamaya çalışırken akşam namazlarımızı kaçırmamaya çalışırız. Akşam namazlarımızı eda ettikten sonra kimlerin teravih için evde kalacağı konusu eklenince tüm bu tatlı telaşlar, koşuşturmalar, heyecanlar sonunda ele alınan bir bardak çayla inşaallah tüm görevlerimizi eksiksiz yapmış olmanın huzurunu yudumlarız.

Bursa’da 2015 yazımızda bir ay, Ramazan-ı Şerif’e ait oruç, mukabele, iftar, teravih ve sahur gibi sünnet ve farzlarımızı yerine getirmenin huzur deryasında olacağız. Bizi aydınlatan ve ısıtan yazın mutluluğunu ve Ramazan-ı Şerifimizin huzurunu,her şehirde ve ülkede hep birlikte yaşamamız dileklerimle,sevgiler.