Bir Genç Kızın Hatıra Defteri 4

Bir Genç Kızın Hatıra Defteri 4

"Sevgili Günlüğüm,

Genellikle küçükken yüksek makamlar düşlüyorsun. Erkek çocuklarına cumhurbaşkanlığı yakıştırılıveriyor. Kız çocuklarına da bakanlık fena değildir. Büyüdükçe hedef çoğunlukla küçülüyor.

Bence, sıhhatli biri yaşına çok artmış gözüyle bakmamalı. İstediği şeyi elde etmeye çaba harcamalı her yaşta herkes..

Günümüzde iş hayatında,üniversitede okuduğu bölümle alakalı olmayan mesleği icra edenler var. Mutlaka yön verilen alandaki gayret karşılığını buluyor. Çalışmak, bir kapsül değil ve bence yaşamının merkezi. Dolayısıyla derslerime adaptasyonum önemli ve mutlaka üniversite okumalıyım.

Lisans yolun kapısı gibi. Kapıyı açtıktan sonra karşına çıkan seçenekleri değerlendiriyorsun. Peki ben nasılım? Özyargılama ile planlarımın tutarlılığını ölçmeliyim. Derslerimi takibim ve sınıftaki ilişkilerim iyidir. Şimdiye kadar okul hayatım da başarılıydı..

Evet, elimde tuttuğum büyük şansımı kaybetmek istemiyorum. Mantığım ile duygularımın yarışı başladı. Aklımda deli gel-gitler.. Gel Beren gerçeklere.. Git Beren gönlünün yoluna..

Kenan'ın beni arayıp aramamasını merak ediyorum. Fakat meşguliyetim sıradanlıklarsa, benim için doğru seçim. Onunla buluşmalıyım. Ama düzenimi bozmamalıyım. Onu çok seviyorum. Yine de kendimi unutmamalıyım.

İki kocaman arzum.. Birini defalarca uzun uzadıya kurguladım. Peki sen, nasıl da bakışının tohumunu kalbime bıraktın? Nasıl da bir anda sevgini, dağıma kadar uzanan ağaç yaptın? Ağacının kökleri nasıl böyle yerleşti göğsüme? Ne zaman yeşerip oksijenimin kaynağı oldun?

"Bereen! Beereeenn!" Hülya, seslenmişti yanımda. Beynimdeki sinirler gazını kesmişti. "Nasılsın canım?" sorusu fren pedalını hatırlatmıştı. Sıramda hangi mimik ve jestleri yapmıştım kim bilir. Farkında değildim. Çıkış zili çalmıştı. Demek koca birgün bitmişti.

Serviste içimden konuşmalarım devam etmişti. Hülya konuşmadan duramaz. Kimlerle vakit geçirmişti? Öğretmenlerim halimden anlamış mıydı? Aşkın izlerini taşıyor muydum? Hakkımda ne dedikodular döndü? Yüzüm kızarmıştı. Belli miydi?

Etrafıma bakmadan kapıyı çalmıştım. Annem gülen yüzüyle karşılamıştı. Dışarıda oyalanmamam annemi memnun etmiştir. Kardeşim öylesine gelişimi öylesine seyretmişti.

Güven duyduğum odama kavuşmuştum. Sakinleşmeliydim. On defa derin derin nefes alıp vermiştim. Ardından banyoda abdest alıp namaz kılmıştım. Seccademin detaylarını incelemiştim. Asıl ait olduğum yere odaklanmıştım. Sofraya geçmeden Kuran-ı Kerim okumuştum.

Bu akşam iştahsızdım. Sofrada sevdiğim yemeklerin özenle hazırlanmasına duygulanmıştım. Yemekler, içimdeki mücadeleye annemin manevi desteğiydi. Göz kapaklarımı özenle aşağıda tutmuştum. Gözlerim dolmasın diye uğraşmıştım.

Televizyona eşlik eden mesaj sesini umursamamıştım. Çünkü kale alırsam ambiyans bozulacaktı. Babamın dikkatini üzerime çekmemeliydim.

Bu gece salon bizi epey ağırlamıştı. Esnemeler puf diye sönmüştü. Yatak odaları kimseye cazip gelmemişti. Hadi annem ve babam kontrol amaçlı beklemişti dersek kardeşime ne olmuştu?

Lokmalarımı az tutmuşsamda kendi kendimi güzel yemiştim. Sonunda babam, sabah işe gidecek olmasının verdiği sorumlulukla kumandanın tuşuna basmıştı. Masa hazırlığına fazla ehemmiyet vermesiyle annemin de pilleri bitmişti bile. Kardeşimi atlatabilmeyi ise yorganıma hiç kıpırdamadan sarılmamla sağlamıştım.

Sahi mesaj atan kimdi ve ne yazmıştı? Ne kadar da emindim, kimin ne yazdığından. Herşey tamam ama saat çok geçti. İnanamıyorum yarın erken kalkmalıydım. Bir yandan da kendime yakıştıramıyordum uygunsuz dakikada cevap vermeyi.

Beklediğim gibi, "Nasılsın?" diyerek beni merak etmiş. Ekrana bakarken kalakaldım. Hızla serpilen aramızdaki durum beni tedirgin ediyor. Acelesi varmış gibi ilerleyen olayların sonu hüzün verebilir. Bu mutluluk fazla mı yoksa yanlış mı?

Sevgiden kısıtlayan sebepler, etrafımı oklardan çember olup çevrelemiş. Bir şiir ile yükselmeli ruhum mahzeninden.

Ne çok yağmurlu havalar sardı yüreğimi.
Karadı bulutları göğsümün.
Bir duayla gönderdim,güneşimi.
Tesirine bıraktım bedenimi,sözümün.

Kasvet örtüsüne sarılamam daha erken.
Nefes alıyorken gülmeye vakti var ömrümün.
Ne kuşlardan beklerim ne de kelebeklerden,
Dilime bağladım umudunu,aşkına sözlümün.

Biriktirdim,gözyaşlarımı toprağına
Salacağım,kavuşma tohumuna.
Değil,bir masal ağacı alın yazımın rüyalarına.
Değil,bir hikayemin yolcusu gönlümün.

Kelamımdaki sesim,uçarak kainatı dolaşan.
Dolaştıkça kalem olup defterlerimizi yazan.
O bir amin der ve vazgeçer mevsimim hazandan.
Aşkına değil,kaderlerimize oluverir sözüm.

Rüyalarımdan korkum, hayatımı olumsuz etkilemeleri. Nitekim karanlık rüyalarımın, kader yazıma izdüşümünü detaylı anlatabilirim. Mesela uykumda, çok yüksekten düşen bir yakınımın annesi ölmüştü. Kapkara denizden gelen atların ardından işlerim sevinçle sonuçlanmamıştı.

Gelecekteki olumlu yaşantıların da tesirini önceden yastığa taşıyorum. Hülyalardan gelen etkiler gecemi aydınlattığında, devlet büyüklerini görmüşümdür. Günlerimin huzurla geçmesini diliyorum. İnsan geleceğine umut besliyor. Güzel şeyler ümit etmek, kısa ömürlerimizin baharı.

Tatlı rüyalarımla iyi geceler, sevgili günlüğüm..