Gelinlerin Derdi

Gelinlerin Derdi

Emekli bir Türk erkeği ile evlenen 72 yaşındaki Rus hanımın, Türk kadınlarına ait görüşleri sosyal medyada karşımıza çıkıyor. Rus gelinimiz, Türkiye' de kadınları değerlendirdiği paylaşımında bizim gelinlerimizi şikayetçi buluyor. Evli hanımlarımızın eşinden, sağlığından ve evlatlarından dert yanmasından ve çok konuşmasından bahsediyor.

“…
Türk kadınları güzel şeyler konuşmayı bilmiyor. Hep şikayet… Kocasından şikayet ediyor. Ailesinden şikayet ediyor. Çocuğundan şikayet ediyor. Kendinden şikayet ediyor.”

Beraber, bizim kadınlarımızın sahip olduğu durumları tartışabiliriz…

Bize verilen zenginlikler; sağlık, yuvamız, evlatlarımız, karnımızı doyurmamız, evimizde ısınmamız, giyinebildiğimiz çeşitli kıyafetlerimiz ve gece uyuduğumuz sıcacık yatağımız… Eklemeye devam edebiliriz.

Bizim dile getirdiğimiz eksiklerimiz; eşimizin kullandığı kelimeler, çocuğumuzun ödev disiplinsizliği ve hareketliliği, ailelerin bir kusuru söylemesi ve hizmet beklemesi… İlave edebiliriz.

Özel durumlara girmeden, anne-baba ve çocuk ile kurulmuş ailelerimizde var olan zenginlikler ve eksikliklerden konuşuyoruz. Peki, bir şükür tablosu gibi durmuyor mu bu bahsettiklerimiz?

Hamdedeceğimiz yerde, zihnimize kodladığımız olumsuz cümleler, sağlığımıza ve ilişkilerimize zarar veriyor. Önce kendimizle mutlu değiliz.

Kendimize dönerek, toprağımıza ektiklerimizde seçici ve özenli olabiliriz.

Hayat merkezimizdeki özümüzle bağlantıya geçelim. Sessiz bir ortamda kendimizi dinleyelim. Spor veya doğa yürüyüşü yapalım. Sanatın bir dalıyla uğraşalım. Varlığımıza değer vererek, her gün onunla bağlantıda kalacağımız ritüeller belirleyelim.

İkinci adımda, nasıl bir “ben"e dönüşmek istiyorsak bu yolda kendimize yatırım yapalım. Eğitim ve kitaplarla beslenelim.

Deneyimlemek istediğimiz yaşantıların önüne duvarlar örmeyelim. Canlanacak yaşamımız, bizim adımlarımızı bekliyor.

En baş yuvamız bedenimize iyi bakalım. Çalışma ve dinlenme saatlerimiz, yediklerimiz ve içtiklerimiz ile bedenimiz neye ihtiyaç duyuyorsa ona bunları verelim. Bedenimize kulak verme pratiği geliştirdikçe kendimizi iyi hissedeceğiz ve ruhsal gücümüz artacaktır.

Kazandığımız farkındalıkları ve öğrendiklerimizi somut hale getirerek gün yüzüne çıkaralım. Gelişim sürecimizi aktaracağımız bir defterimiz ya da arkadaşımız olabilir.

Kendimize dönerek gelin dertlerinden kurtulabiliriz. Kurduğumuz diyaloglar ise, bilgi ve birikimlerimizle şekillenebilirler.

Kendimize ve sevdiklerimize değer vererek değer gördüğümüz, nice güzel günlerimiz olmasını diliyorum…