Güzel Bayramlar Dilerim…

Güzel Bayramlar Dilerim…

Dünya üzerinde acı tatlı yaşanan dini bayramlarımız var.Şehrimizdeki çekirdek aileye olan Ramazan Bayramı gözlemlerimi paylaşırken tüm dünyada yaşanan güzel bayramlar olsun diye umut ediyorum.

Ramazan Bayramı ilk günü sabahı uyanıldığında aile içi bayramlaşma başlar.Eskiden evin kızları için bayram sabahı,ellerine yakılan kınaları temizlemeleri ile başlardı.Evin kızlarının ellerindeki kına kokusu eşliğinde olurdu,evin içinde bayramlaşma.Aile içinde evin en büyüğünün elinin,ilk öpülmesi geçmişten günümüze kadar gelen ve hiç değişmeyen geleneğimizdir.Aile bireyleri birbiriyle bayramlaşmasını bitirdikten sonra kahvaltı sofrasına geçer.Günün ilk çayı ile kahvaltı yapılır ve karnını doyuran aile bireyleri,evin hanımı sofrayı toplarken bayramlıklarını giymeye gider.Bayramlığını giyinen her aile bireyi,evin salonunda kendi yerini alırken bayrama hazırlanmıştır.

Bayramda evimize gelen misafirlerimize olan hazırlığımız ve sunumumuz,Ramazan Bayramı’nda tatlı çeşitlerini içerdiğinden evin hanımları özenle ev tatlılarını birgün önceden hazırlarlar.Bayramda evin hanımının misafirlerine hele hele ev baklavası sunması,misafirlerinin reddedemeyeceği bir lezzettir.Ev sahibeleri,Ramazan Bayramı sabahı misafirlerine,çayı demler,bir sehpaya şeker,çikolata ve kolonya hazır eder ve yaptıkları tatlıları pişirip şerbetlerler.Gelen misafirlere sunumda,tatlı tabağının içine ilave börek ya da sarma ikramı,tatlı tabağının yanına da türk kahvesi ya da çay verilmesi tercihe kalmıştır.Genellikle ilk misafire kapıyı evin beyi veya çocukları açar çünkü bayanlar ilk misafirin zil sesiyle,odalarına giyinmeye gitmişlerdir.Bayanlar,giyinip evin ilk misafirlerine,hoşgeldin demek için odaya girdiklerinde ilk cümleleri,evin kızına dönüp kendi geç kalmışlığını unutturma telaşıyla “Misafirlerimize kolonya tuttunuz mu” olur.Hemen arkasından,bayanların ciddiyetlerinin yerini çok tatlı ve sıcak bir gülümse alır ve misafirleriyle sevgi dolu bir hoşgeldin görüşmesi yaparlar.Kolonya,şeker ve çikolata misafirlere tutulduktan sonra salon sehpaları çıkarılıp üzerine tatlı tabakları,peçeteler ve çatallar yerleştirilir.

Bayramda hanelerimizdeki misafirperver bayanlara,misafir ağırlama organizasyonu büyük bir sorumlulukken beylerimizin görevi,bayram harçlığı dağıtma ve aile bireyleriyle birlikte akraba-i taallukata bayram ziyaretlerini zamanlamaktır.Bayram harçlıklarını yirmi,otuz sene önce beylerin mendil arasında vermesi,maddi durumlarına göre harçlıkta daha rahat değerlendirme yapmalarını sağlıyordu.Mendil,çocuklarınsa büyüklerinden para almasına edep duymasını,sağlıyordu.Sevgi,saygı ve edep ölçülerimizle değerlendirdiğimizde mendil arasında harçlık verme hala uygulansın istiyoruz.Bayram ziyaretlerimiz,altımızda bir aile arabamız varsa kolaylaşıyor ;fakat arabamız yoksa kalabalık otobüsler,gezmelerimizi biraz kısıtlayıp zorlaştırabiliyor.İlk ziyaretlerimizi genellikle o günün akşamında onları görmüş olsak bile annelerimizin evlerine yaparız.Ardından anneanne ve babaanneler sağ ise onlara gidilir.Sırasıyla dayı,amca,hala,teyze devam ederken akrabalar bittikten sonra eş,dost ziyaretleri yapılır.Biz bayram ziyaretleri yapacağımız evleri,”kapı” olarak isimlendiriyoruz.Bayram ziyaretlerini bitirdiğimizde,”Kaç kapı yaptın?” sorusuyla başlayan muhabbetlerimiz vardır.Kapı sayısı çoksa yorulmuş olduğumuz kabul görüyor.Kapı sayımız az ise mesela ,akraba-i taallukatımızın çoğunun memlekete gitmiş olması gibi sebepler konuşuluyor.

Şehrimizdeki,akraba-i taallukatıyla birlikte bayram geçiren çekirdek aileye olan bayram gözlemlerimi paylaşırken başka aileler veya bireylerde bayramlar nasıl geçiyor diye düşünmeden edemiyorum.Mesela,bazı ebeveynlerin akıllarında,çocuklarıyla birlikte geçirdiği bir bayram ideali var.Ebeveyn olarak misafir ağırlama ve ziyaretlerden önce ilk olarak çocuklarının harçlık ve yeni kıyafet heyecanını yaşamasını düşünenler var.Bazı babalar sırf bu yüzden fazla mesai yapıyorken bazı anneler de bayram öncesi tasarrufa yöneliyorlar.Biraz daha maddi imkan sahibi olanlara baktığımızda da bayramı tatil mekanlarında geçirmek isteyenler var.Gurbette olan aileler ise bayramlarını,memleketlerine gidebiliyorlarsa vuslat hazzı ile gidemiyorlarsa sıla hasretiyle geçiriyorlar.Evlerinde hastası olup gezemeyen sadece bayram ziyaretlerini kabul eden ailelerimiz de var.Ülkemizde,şükürler olsun ki soğuk savaş bayramları yaşanmıyor.Savaş ortamında kalmış ve bayram yapmak isteyen kardeşlerimiz var.Onları göremiyorken bu bayramımızda ve her bayram hatırlayıp “Allah’ım savaş ortamında kalmış kardeşlerimizin bayramlarını,bayram gibi geçirebilmelerini nasip et.” duamızla,anıyoruz.Bayramı güzel geçirme olanakları elimizdeyken maddi durumu çok yetersiz ama bayram inancı olan insanlar ve kimsesiz çocuklar da hepimizin aklından geçiyordur.Onlara,vicdanlı ve maddi durumu yeterli aileler,erzak,fitre,zekat,bağış,kıyafet ve sadaka derken en azından Ramazan-ı Şerif’te ve bayramlarda destek olurlar.

İnsanın insana ihtiyacı olduğu dünya düzeninde her daim birbirimizi hatırladığımız,mutlu ettiğimiz ve heyecanını hissettiğimiz güzel bayramları,şiirimle birlikte diliyorum..

İnsan,çeşit çeşit duyguların deryasında,
Düşüncelerinin gemisini yüzdürmek isterken
Rüzgar sert eserse,kalır dalgalar arasında.
Yüzemez insan,güneşin çıkmasını beklerken.

Bazen “Evladıma ne yedireceğim?” derken
Ramazan’da birimizin getirdiği erzaktır,yüzü güldüren.
Bayramlara vuslat hazzıdır,tat veren.
Bazen sevdiklerimizin birgün daha sağ kalmasıdır,bizi sevindiren.

Bizim dünyamızın aydınlanması
Ve gemilerin rotasında yol alması
Hep insanların,birbirinin mutluluğu olması.
Yaşadığımız nice bayramlarımız olsun birlikte,kutlanası!