Yaşama Gücü

Yaşama Gücü

Karanlık ve puslu bir havada, ayaklarım çamura bata bata yürüyorum. Soğuk rüzgâr, paltomu hiçe sayıp tenimde geziyor. İleriyi göremiyorum…

“Kibritçi kız” gibi bir kenara çekilip kibrit ateşiyle ısınmakla da yetinemem. Hareket ederek kan dolaşımımı hızlandırmalıyım. Sevgi ile dolu gönül evimin desteğiyle hafifim.

Bulutların yeryüzü zeminine inme vaktinde ben yoldayım. Ulaşmak istediğim hedefimin heyecanı, hava durumuna galebe çalıyor. Oraya hemen varmalıyım. Adeta vücut direncimi sınıyorum.

İnsan veya hayvan sesi ile güvende hissedeceğim ama bir canlı sesi duyamıyorum. Yine de güçlüyüm çünkü onlara kavuşacağım.

Ne ara büyüdüm?.. Alnımdaki, göz çevremdeki ve dudaklarımın etrafındaki çizgiler belirgin. Konuşurken ağzımdan çıkan kelimeler seçkin ve cümleler sınırlı. Hazır mıyım, on yaş daha aldığımda dizlerimdeki romatizmaya?

Büyüdüm… Ruhum ise maddesel bir varlık değil ve hep aynı yaşta. Oyun oynamayı hazırbulunuşluk ile bekleyen çocuklarıma ben de hazırım. Çantamda bulunan bir at, peluş ayıcık, ufak bir bileklik tasarımı seti ve üç adet araba gözlerimizi parlatacak. Asıl sevincimiz oyuncaklara değil, beraber oynamamıza olacak.

Sıcak hayalim, ısıtıyor ve adımlarımı sıklaştırıyor. İşime olan aşkımın büyük kanatları açılıyor ve zorluklar kolaylaşıyor. Okula varmak üzereyim…

Kapıda bekliyorlar… Küçücük dudaklarıyla saygıyla öpüyorlar ellerimden. Öğrencilerimle tek tek görüşüp sarılıyorum. Özledim… Özlediler…

Eğitim hayatlarının üçüncü senesinin ilk günü farklı bir öğretmenle karşılaştıklarında her birinde şaşkınlık, korku ve saygıyla çekingenlik duyguları belirmiş. Şaşkınlık ve korkunun sebebi, tekrar görüşemeyecek olmalarını akıllarından geçirmeleriymiş. Saygıyla çekingenlik ise ilk tanıştıkları insana karşı oluşmuş.

Arkadaşıma bir hafta içinde alışmışlar. Fakat iki yıl bağlılığımızın ardından bizim ayrılık aylarımız uzun gelmiş.

Hastalanmasam bırakır mıydım hiç onları? Akciğerlerime yerleşen zatürre tedbirsiz dışarı çıktığımda tekrar ediyor. İmkanlar dahilinde iyileşmem, zaman aldı…

Etrafımızda güzel günleri hak eden tertemiz yavrularımız var. Bireysel tatminkarlık dileğimizle onları günlük planlarımıza dahil etmiyoruz. Halbuki saat ayırdığımız etkinlik ile dünyalarına giriyoruz. Oradaki paylaşımlarımız ise hepimize gerekiyor ve iyi geliyor.

Tahta masanın üzerine yerleştirdiğim oyuncaklarımızla oynamaya başlıyoruz. Bu hafif sesli gülüşleri hem şifa kaynağı hem serotonin ve melatonin hormonları salgılatıyor.

Birlikte vakit geçiriyor ve dersimizi işlemeye başlıyoruz. Önce bilgilerimizi tekrar etmeliyiz. Hatırladıklarımızın üzerine yeni bilgilerimizi ekliyoruz. Bilinenden bilinmeyene ilerleme ve sorgulama yöntemlerini kullanıyorum. Öğrencilerimin coşkuyla derse katılımları beni memnun ediyor.

Ödevlerini evlerinde bulabilecekleri malzemelere uygun vereceğim…

Yaşama gücümü sevdiğim işi yapmakta buluyorum. İyi ki bu mesleği seçmişim.