Yaşasın Kelimelerim

Yaşasın Kelimelerim

Bedenimi biranda yoklarken; sıcaklığına, soğukluğuna ve kan akışına dikkat ettikten sonra kalemimin ucundan akan mürekkebe teslim ettim. Ne duyuyordum aslında ne de görüyordum etrafımdakileri. Anladığım tek şey kendi iç sesime kulak verdiğimdi.

Hiç susmasını istememiştim kendi içimden gelen sesin. Bu hayata karşı bir inat mıydı yoksa hayatın dışında durmak istemem miydi? Belki bir kaçıştı yazdıklarım ve yazdığım bir kaç cümleyle hayat hapishanesinden kaçmaya fırsat buluyordum. Özgürlük için kuşların kanatlarıyla uçma isteğini içimde barındırıp kalemimin ucundan şekillenen kelimelerin her birini uçuruyordum kainatın boşluğunda. Öyle ya her ses uzayda, boşlukta sonsuza kadar kalıyorken,  kelimelerim de benden ayrılıp, özgürlüğüne kavuşup yaşamalıydı sonsuzlukta.

Ben giderken.. Herkes gibi gidiyorken; zamanı kaybeden bir cüz-i irade sahibi bir kulken ve ebedi yaşayacağımızın bilincindeyken ebediyetin rahatlığını hissettiren, benim bu fani dünyada da kelimelerim olmalı. Kelimelerimle, ebediyete olan hasretimi dindirmek istiyorum. Kelimelerimle, kuşlar gibi uçtuğum özgürlüğümle hasret gidermek istiyorum. Kelimelerimle, anlaşılmak değil kaygım ama onların bedenimden ayrılığına gönlüm razı ve onlarla sonsuzlukta özlem gidermek istiyorum.

Bedenimde yokladığım iç sesimle; sonsuzluğun sesini duyan kalemimden yazılanlar özgürlüğümü ilan ederken, ruhum biraz avunuyor sanırım. Evet benim kalemim ruhuma dildir. Ruhumun, hasretle yanıp yanıp kelimerle kanat bulup ateşinden kurtulup uçtuğunu sanması, dünya hayatımdayken özgürlüğümü hissetmek istememdir. Ben faniyken,yaşasın ebedi kelimelerim!